Yılın en karanlık gününden herkese merhaba...
"Bu blog iş hayatı deneyimlerim kadar aynı zamanda hayatı bir ön sıfatla sınırlandırmadan, ne yaşıyorsam ve gerçekten neler düşünüyorsam hepsinden kesitler içeren dijital bir not defteri gibi de olsun istiyorum. Bu sebeple bu günün adına ithafen bu yazıyı kaleme almak istedim."
Atatürk'ü Anmak ve Anlamak
Uzun yıllardır her 10 Kasım günü sabahı önce güzel bir kahve yapıp bilgisayarımın başına geçiyorum. Yaklaşık 1 saat kadar o kahve eşliğinde Atatürk'ün fotoğraflarına bakıyor, okuduğu kitapları inceliyor, söylediği sözleri araştırıyor ve geçmişe ufak bir 'flashback - geri dönüş' yaparak 10 Kasım 1938 günü sabahı Dolmabahçe Sarayı'nda yaşananları düşünüyorum. O ağır havayı, etraftaki insanların çaresizliğini, koskoca bir saraya sığamayan yalnızlığı ve her bir köşeyi kaplayan sessizliği...
Bu anlarda kahvemden aldığım her bir yudum boğazımdan geçerken içimdeki ses sürekli; "#Teşekkürler" diye tekrarlıyor. O kahveyi böyle bir rahatlıkla içebilmem için çekilen cefaları, geçilen yolları, yaşanan acıları ve ölümleri, ayrılıkları, savaşları, yapılan devrimleri ve inkilapları, verilen onca mücadeleyi düşünüyorum. Ben bu kahveyi rahatlıkla, özgürce, kimseye tâbi olmadan, kimseden izin almadan, kendi evimde, kendi topraklarımda, benim diyebildiğim ve ait olduğum vatanda içebileyim diye bıkmadan, usanmadan #çalışarak ve savaşarak geçirilmiş bir ömrü düşünüyorum. Bir insanın 57 yıllık kısacık ömründe gerçekleştirdiği tüm bu başarıların, benim ömrümden ayırdığım bu 1 saati nasıl da güzelleştirdiğini görüyor ve her defasında Mustafa Kemal Atatürk'e teşekkür ediyorum. Bu anma ritüeli saat 09:05'de duyduğum siren sesleri ile bitiyor. Ardından omuzlarımda hissettiğim ağırlığı sizlere anlatabilmem gerçekten çok güç. Aklımda tek bir soru ile kala kalıyorum; Şimdi ne yapacağım?
Atatürk Öldü! Şimdi Ne Yapacağız?
Bu sorunun cevabı yine büyük önder Atatürk tarafından bizlere verilmiştir. Korku bilinmezlikten ve beraberinde getirdiği karanlıktan ileri gelir. Karanlığı ve korkuyu yok etmenin tek yolu bilgiye ulaşmak, bilmediğimiz her ne ise üzerine giderek hakkında daha fazlasını öğrenmek ve aydınlık bilgiye ulaşmaktır. Bunun için yapılması gereken tek şey bıkmadan, yılmadan #çalışmak çalışmak çalışmaktır.
Her ayrıntıyı düşünen ve en ince noktasına kadar hesaplayan ulu önderden bizlere kalan fotoğrafların en anlamlılarında yüzünü aydınlığa döndüğünü fark edebilirsiniz. Verdiği mesaj görebilenler için çok nettir.
Yürünecek çok yol, henüz gidilmemiş ve keşfedilmemiş uçsuz bucaksız yerler var. Gerektiğinde benden ziyade bilimi ve rasyonelliği seçin diyebilecek ölçüde gerçekçi, bugün hala 100 yıl öncesinde ortaya koyduğu vizyonunun geçerliliğini koruduğuna her gün yeniden şahit olduğumuz bir liderdi Atatürk. Hayatta hangi konu üzerine olursa olsun yaptığımız çalışmaların asla boşa gitmeyeceğine inanan, bir gün mutlaka farklı bir yerde ve zamanda karşımıza çıkacağına inanan biri olarak, Atam'ın gösterdiği aydınlık yolda yürümeye devam ediyorum. Mirasının yükü ağır ve çok kıymetli.
Bizler için feda ettiğin ömrün ve tüm yaptıkların için sonsuz teşekkürlerimle...
“Millî hedef belli olmuştur. Ona ulaşacak yolları bulmak zor değildir. Önemli olan, çetin olan o yollar üzerinde çalışmaktır. Denebilir ki hiçbir şeye muhtaç değiliz. Yalnız tek bir şeye çok ihtiyacımız vardır: Çalışkan olmak. Toplumsal hastalıklarımızı incelersek temel olarak bundan başka, bundan önemli bir hastalık keşfedemeyiz; hastalık budur. O halde ilk işimiz bu hastalığı esaslı bir şekilde tedavi etmektir. Milleti çalışkan yapmaktır. Servet ve onun doğal sonucu olan refah ve mutluluk, yalnız ve ancak çalışkanların hakkıdır.” - Mustafa Kemal Atatürk
Comments